Batı Asya Araştırmaları Enstitüsü (BAAE) Başkanı Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu, Akit TV’de Mustafa Balevi’nin sunduğu Gece Ajansı programında ilkokuldan liseye, üniversiteden iş hayatına kadar eğitim sisteminde yaşanan sorunları ele aldı.
Özellik son günlerde eğitim yuvalarında Türkiye’nin değerlerini aşağılayan görüntülerin yaygınlaştığına dikkat çeken Yardımcıoğlu, günümüz eğitim sistemindeki en büyük boşluğun, insana yapılan yatırımın eksikliğinden kaynaklandığını ifade etti. Yardımcıoğlu, günümüz Türkiyesi’nde, toplumun kutsallarına yapılan aşağılama ve saldırıların özellikle AK Parti gibi Türk-İslam’ın değerlerini savunan bir iktidar döneminde yaşanmasının ayrı bir üzücü olay olduğunu kaydetti.
Yardımcıoğlu, “Bizim iktidarımızda, bizim düşüncemizin, bizim bakış açımızın hâkim olduğu bir dönemde Kur’an-ı Kerim’e tekme atan bir gencin gündem olması bizi üzüyor, şaşırtıyor. Suçluyu aramaya kalktığımızda suçlayacağımız bir iktidar da yok. Çünkü 20 yıldır iktidarda biz, varız. Bu gencin ailesine baktığımızda, muhafazakâr, mukaddesatçı ya da mütedeyyin çizgideki insanlardır. Çocuklarının bu yapmış olduğu davranışı görünce onlar da kahroluyorlardır. Bu çocuğun sınıfındaki arkadaşları, bu çocuğa eğitim veren öğretmenler ve okul idarecileri kesinlikle kahroluyordur” dedi.
“NAHOŞ GÖRÜNTÜLERDEN DERS ALMALIYIZ!”
Akıllı ve teknoloji sınıfları oluşturma sürecinde, öğrencilere Türk-İslam değerlerinden arındırılmış teknolojik imkânların sunulmasının günümüz toplumunun ahlak yapısının bozulmasında büyük payı olduğunu aktaran Yardımcıoğlu, günümüzde yaygınlaşan nahoş görüntülerden ders alınması gerektiğini belirtti.
BAAE Başkanı Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu, şöyle konuştu: “AK Parti iktidarında, bundan 11 yıl kadar önce Fatih Projesi vardı. Her okula akıllı sınıf, her sınıfa akıllı tahta bilgisayarların olduğu sınıfları barındıran bir projeydi. Ben, öğretim üyesiyim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin üniversitelerinin birisinde finans profesörü olarak görev yapıyorum. Benim öğrencimin herhangi bir tanesi PKK kamplarına gidemez. Benim öğrencimin herhangi bir tanesi gezi parkı eylemlerine gidemez. Benim öğrencimin herhangi bir tanesi ‘merkezi otoriteye baş kaldır’ adı altında herhangi bir özgürlük noktasında davranış sergileyemez. Çünkü bunlar özgürlük değildir. Benim öğrencim PKK kamplarına gitmeye kalkıştığında ben o kapının önüne yatarım, beni ezerek geçip gitmelidir. Benim öğrencim gezi parkı gibi bir takım başkaldırı olaylarına gidebilmesi için benim cesedimi çiğnemelidir. Biz, maddeye, masaya, akıllı sınıfa yatırım yapacağımıza insana yatırım yapsaydık bugün bu çocuklar böyle olmazdı. Bu sınıflar olmasın anlamında söylemiyorum bunları. Elbette ki bu sınıflar olmalı. Fakat orada gördüğümüz maddenin, orada gördüğümüz bilgisayarın arka tarafına kendi değerlerini inşa etmeyi düşünemeyen bir bakış açısıyla biz bunlara sahip olacak olursak; neticeleri bu şekilde karşımıza çıkıyor. Günümüzde her geçen gün yaygınlaşan nahoş görüntülerden ders almalıyız.”
“DANSÖZ OYNATARAK TOPLANAN PARALARLA DEĞER ÜRETEBİLMEK NE MÜMKÜN”
Bursa’da bir okulda dansözlü etkinlik yapılmasına da tepki gösteren Yardımcıoğlu, şunları kaydetti: “Bir bakıyorsunuz bir başka okulda da okulun ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla okul aile birliklerinin yapmış olduğu bir organizasyonda, dansöz oynatıldığı görüntüleri karşımıza çıktı. Okullarımızda dansöz oynatarak toplanan paralarla değer üretebilmek ne mümkün! Bu görüntüler karşımıza gelince; insan, biz ne ara bu hale geldik, demeden de edemiyor. Akdeniz Bölgesi’nde yangın çıkıyor, bir bakıyorsunuz yangın tüplerinin fiyatı 10 katına çıkmış. Kar yağıyor, insanlar yollarda kalıyor, bir bakıyorsunuz geceliği 100 TL olan oteller bin liraya çıkmış. İnsan, biz ne ara bu hale geldik, demeden edemiyor. Ne ara biz, maddeye tapar hale geldik? Geldiğimiz süreçte tüm bu sorgulamalar sadece bizim toplumumuzda değil dünyadaki kökü kömeci olan tarihi olan milletlerin hepsinde sorgulanıyor.”