Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yüzyılın en büyük konut projesi haberlere, sosyal medyaya ve billboardlara düştüğü andan itibaren ilgi büyük oldu. Peşinat yatırmak isteyenler uzun kuyruklar oluşturdu, umutlar zirveye tırmandı, beklentiler de büyük olunca, ev sahibi olma umudu taşıyan milyonlarca insan başvuruda bulundu.

Bu rakamın 3 milyonu geçtiği söyleniyor, yazılıyor, konuşuluyor.

Düşünün, TOKİ denilen devlet kurumu, 500 bin konut yapacak, vatandaşı kiradan kurtaracak, daha ucuza mal ettiği evleri kura ile dar gelirlilerin umudu olacak. Konutla yetinilmemiş, projede arsa ve işyeri de var.

Konutların temelinin Ocak-2023’te atılacağı söyleniyor. Daha erken bir takvim de konuşulanlar arasında…

Bir başka söylenen, bunun bir seçim yatırımı olduğu, dağın fare doğuracağı…

Bilemem… Bildiğim projenin büyük ilgi görmesi, insanların umutlanması. Zaman ne gösterir bilinmez, bu meselede erken konuşmak, yazmak bizleri hayal kırıklığına, yanılgılara götürebilir.

Tehennili olmak gerekiyor.

TOKİ dedik…

Hani insanlar hayal ettiği müddetçe yaşarmış ya, hayal kurmak güzel şey. Geleceğe dair kurulan hayallerin gerçeğe dönüşmesini herkes ister. Hele hele asgari ücretli iseniz, dar gelirli iseniz, kirada oturuyor, imkânlarınız kısıtlı ise, hele bir de bankalara kart borçlarınız birikmiş, ödeme güçlüğü çekiyor, geçim darlığı içindeyseniz, umutlar her zaman vardır.

Ve umutları yeşerten kararları, projeleri beklemek de herkesin hakkı…

Bundan yola çıkarak bizim de beklediğimiz bir projeden söz etmek istiyorum.

Bize hayal satılsın istemiyoruz. Öyle bir beklenti içinde olmasak da, inşaatların uzaması, bu meselede bilenlerin bilmeyenlerin bir açıklama yapmaktan imtina etmesi, meselenin soğuması bizi basın emekçilerinin umudunu suya mı düşürüyor diye düşünmedik de değil.

*

İçimizde, kirada oturan, üzerine kayıtlı evi, bağı, bahçesi, arsası olmayan meslektaşlarımız varken, gazeteciler için yapıldığı söylenen TOKİ konutları tam bir bilmeceye, muammaya dönüştü.

Hatırlayın, geçen yıl, Kervanhan’daki bir basın toplantısında sayın Mahir Ünal TOKİ başkanını aramış, (Her nedense TOKİ Başkanı telefonun sesinin açılmasını istememişti) bilgi edinmiştik Ünal aracılığı ile.

Çalışma vardı, bitti bitiyordu, teslim edildi, gedilecekti, falan fıstık.

TERAS, yani Kuzey Çevre Yolu hemen altındaki hazine arazisinde inşaat başlamış, bloklar, katlar yükselmiş, çoğunun da fiziki anlamda inşaatı tamamlanmıştı.

Neredeyse bir tek sıvası, içinin doldurulması kalmıştı.

Geçen yıl, gazeteci arkadaşlarımız, TOKİ hakkındaki bilgileri, bir dönem Mahir Ünal’ın danışmanlığını yapan Mehmet Demircioğlu ile irtibat kuruyor, sevgili Demircioğlu da dilinin döndüğü kadar bu meselede arkadaşlarımızı bilgilendiriyordu.

Öyle ki, bir an önce bitirilmesi, teslim edilmesi için, daha sağlıklı bilgiler edinmek için bazı arkadaşlarımız Ankara’ya, sayın Mahir Ünal ile görüşmeye bile gitmişlerdi. Hem de birkaç kez.

Her gidilip gelindiğinde farklı yorumlar, sesler ve bilgilerle geldi arkadaşlarımız. Ve hep cek’li, cak’lı cümlelerle döndüler.

*

Bu mesele için ilgilenmeyen, söz sahibi olmayan, elini taşın altına koymayan kalmadı desem, aksi inkâr olur.

Ve… Bitti bitiyor dediğimiz TOKİ konutlarının müteahhidinin işi bıraktığı, bir anlamda kaçtığı iddiası yayıldı. Doğru mu, eğri mi bilemem de, gördüğüm manzara, inşaatların durduğu şeklinde.

Şimdi bu mesele ile milletvekilimiz sayın Ahmet Özdemir de yakından ilgileniyor. Teşekkür ediyoruz kendisine.

Devlet tekelindeki TOKİ’nin müteahhidi nasıl işi bırakır, nasıl kaçar, anlamış değilken, şimdi de iktidarın 500 bin konut projesine sarıldı insanlar.

Tamam da, adımıza yapıldığı, yapılacağı, teslim edileceği söylenen, yaklaşık 250 gazeteci arkadaşımızın umudu haline gelen TOKİ BASIN EVLERİ’nin akıbeti ne olacak.

Her geçen gün, her geride kalan ay için, arkadaşlarımızın endişeleri, kaygıları büyüyor ve umudun yerini umutsuzluk almaya başladı.

*

Aklıma kötü kötü şeyler geliyor. Hükümet bu 500 bin konut projesini başlattı ya, Ocak ayında ve hatta daha erken temelinin atılacağını duyurdu ya, bizim adımıza yapılan ve bitme aşamasına gelen bu konutları, daha dün başvuruda bulunan, parasını da yatıranlara verilmesin!

Sevgili Mehmet Demircioğlu ayrıldı, haliyle mesele de üzerinde kalmadı. Sorsak da artık meselenin kendi sorumluluğunda, uhdesinde olmadığını söyleyecek.

Suriyelilerin görüntüsü infial yarattı! Cumhurbaşkanlığı açıklama yaptı! Suriyelilerin görüntüsü infial yarattı! Cumhurbaşkanlığı açıklama yaptı!

Hala böyle olunca, kimse çıkıp da bir açıklama yapma zahmet ve tenezzülünde bulunmuyor. Bu iş yine Ünal’ın başına kaldı, kalacak gibi. Madem meseleye hakim, arkadaşlarımızın konut ihtiyacını, sıkıntısını biliyor, çözümü için de elini taşın altına koysun deriz.

*

Kafamız karışık. Yoksa bizim için yapılan, bitme noktasına gelen konutlar, 500 binlik konut vaadi içinde umutla bekleyenlere mi verilecek, vallahi billahi bilmiyorum.

Savsaklanması mı, ihmali mi, baştan savma mı, düşünmek bile istemem. İnşallah yanılırım, inşallah mahcup olurum!

Valilik, Büyükşehir Belediyesi bu meselenin neresinde, o da bilmece, bulmaca gibi. Birileri çıkıp meseleyi aydınlatsa, kafalardaki soru işaretlerini dağıtsa! Dağın (Ahırdağı) fare doğurmasını beklemiyor, istemiyoruz! Bir açıklama yeter!

Var mı içinizde böyle yürekli biri?