SİYASET

Mahmut Yardımcıoğlu, Ekonomide 'Bitkisel' Değil 'Yapısal' Çözümler Tercih Edilmeli!

Batı Asya Araştırmaları Enstitüsü (BAAE) Başkanı Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu, hükümetin ekonomi alanında geçici değil daha kalıcı çözümler üretmesi gerektiğini belirterek; bugünkü yaşanan enflasyon patlamasının, 2021 yılında farklı zaman dilimleri içinde yapılan faiz indiriminden kaynaklandığını söyledi.

Abone Ol

Yardımcıoğlu, ülke ekonomisi ve enflasyon üzerine açıklamalarda bulundu. Siyasette aktif olduğu 2021 yılı içinde hükümeti faiz konusunda sık sık uyaran Yardımcıoğlu, o dönemde sözünün dinlenmediği içi bugünkü kara günlere gelindiğini ifade etti.

Faiz taraftarı olmadığını; ancak faiz indiriminin de ağır sonuçlara neden olacağını öngördüğü için uyarılarda bulunduğunu hatırlatan Yardımcıoğlu, o dönemde yapılan faiz indiriminin yan etkisinin günümüz enflasyonu olduğunu kaydetti.

“ENFLASYON PATLAMASI YAŞAYACAĞIMIZI GÖRDÜĞÜMÜZ İÇİN BUNLARI ‘YAPMAYIN’ DEMİŞTİK!”

BAAE Başkanı Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu, “İstişare, müşavere, meşveret sünnettir. Bizim için ölçü Allah ve Resulünden gayrı bir şey değildir. Buna uymayan ölçü bizim için cari değildir. İslam akıl dinidir ve rasyonel düşünme İslam olmanın ve bilimin bir gereğidir, zarurettir. Faiz oranı 17 iken 16’ya indirmeyin lütfen demiştik. Faiz oranı 16 iken 15’e indirmeyin demiştik. Ve en son olarak faizler 14’e indirilmeden önce ‘lütfen yapmayın, lütfen’ demiştik. Faiz taraftarı olduğumuz için değil, ülkedeki negatif faizi ve bu şekilde sadece enflasyon patlaması yaşayacağımızı gördüğümüz için bunları ‘yapmayın’ demiştik. Ama sakalımız olmadığı için sözümüz dinlenmedi maalesef” dedi.  

“İNŞALLAH ‘BİTKİSEL’ ÇÖZÜMLEMELER YERİNE ‘YAPISAL’ ÇÖZÜMLER TERCİH EDİLİR”

Hükümetin zamanında yapılan faiz uyarılarının dinlenmesi halinde bugünkü depresyonun yaşanmayacağını dile getiren Yardımcıoğlu, şöyle konmuştu: “Biz, bu ülke için toprağa düşenlerin evlatlarıyız ve gerektiği anda bu can dediğimiz emaneti bu vatan uğruna sahibine teslim etmekten ve feda etmekten de imtina etmeyiz hatta bir saniye bile düşünmez, gereğini yaparız. Eğer o günlerde sözümüz dinlenseydi inanın ki bu depresyon yaşanmayacak ve yaşatılmayacaktı. Stabil durum sükûnetle devam edecekti şu kış günlerinde daha rahat bir dönemden geçilecekti. Hatta sırf bu düşüncelerimizi deklere ettiğimiz için o günlerde içinde bulunduğumuz siyasi oluşum, ortaklarımıza bir dostun yapması gerektiği gibi, uyarılar yapmak yerine, ‘şakşaklamayı’ ve ‘dalkavukluk yapmayı’ tercih etti. Geldiğimiz nokta maalesef ki düşüncelerimizi haklı çıkardı. İnşallah ‘bitkisel’ çözümlemeler yerine ‘yapısal’ çözümler tercih edilir. Rasyonel akıl, duygusallığın yerini alır. Bu millet hak ettiği ekonomik seviyelere kavuşur veya kavuşturulur.”

“SEZEN AKSU İÇİN HUKUK GEREĞİNİ YAPACAKTIR VE YAPMALIDIR!”

Sezen Aksu’nun şarkı sözlerindeki Hz. Adem ve Hz. Havva hakaretine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Yardımcıoğlu, son olarak şunları kaydetti: “Ayrıca ülke gündeminde yer alan diğer bir konuya ilişkin olarak da Adem Babamız ve Havva Annemizle ilgili olarak düşüncelerimizi deklare etmiştik. Hakareti, küfretmeyi, milli ve manevi değerlere tahkir edici yaklaşmayı hiçbir zaman tasvip etmedik, kınadık ve bu yolda devam edeceğiz. Ama düşünce özgürlüğü ile hakaret özgürlüğünü de birbirine karıştırmamak gerekir. Ve hiç kimsenin ‘dilinin koparılmasına’ da taraftar değiliz. Sezen Aksu için hukuk gereğini yapacaktır ve yapmalıdır. Dil koparma hukuk içinde yer alan bir uygulama da değildir. Bu konuda da böyle düşünüyoruz.”