Türkiye'nin 81 ili arasında yaptığı ihracat ile 17'nci sırada bulunan Kahramanmaraş, ilk 10 ihracatçı kent sıralamasına girmek istiyor. İş dünyasının gelişmelere adapte olması hedefiyle Kahramanmaraş Sanayici ve İşinsanları Derneği (KASİAD) Genç KASİAD Kurulu, DÜNYA Gazetesi ile işbirliğinde "Kahramanmaraş Ekonomi Zirvesi"ni düzenledi. Oksijen bolluğuyla ünlü Kahramanmaraş'ın Başkonuş Yaylası'nda düzenlenen zirve ekonomistleri iş insanlarıyla buluşturdu.
Dinçer: Markalarımız sadece Türkiye'de değil, dünyada kentimizin ismi ile anılıyor
Başkonuş Yaylası’nda gerçekleşen zirveye iş insanlarının ilgisi yoğun oldu. Zirve, Genç KASİAD Başkanı İsmail Dinçer’in açılış konuşmasıyla başladı. KASİAD’ın kurulduğu 1998 yılından bu yana şehrin ekonomik ve sosyal hayatına katkı sağlamak adına birçok faaliyet düzenlediklerini belirten Dinçer, “Şu anda sizlerin destekleriyle içinde bulunduğumuz Kahramanmaraş Ekonomi Zirvesi ise bizler için bütün bu faaliyetlerin taçlandığı bir gün anlamı taşımaktadır. Belki bazılarınızın aklında Kahramanmaraş gibi bir Anadolu şehrinde böyle bir zirveye neden ihtiyaç duyulduğu, buradan hangi sonuca ulaşılmak isteniyor soruları olabilir. Kahramanmaraş sanayisi 80’lerden bugüne gelişerek gelmiştir. 2003 sonrası dönemde ise büyük bir itme kuvvetiyle hızlı bir atılım gerçekleştirmiştir. Fakat benim çocukluk günlerimden beri şehrimizin dilinden düşmeyen Türkiye’nin ekonomik büyüklükte ilk 10 ili arasına girme hedefinden hala 17’nci sırada bulunmakta maalesef uzağız. Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın büyümesine katkıda 14’üncü sırada, ihracatta yine 17’nci sıradayız. Bu noktada durup biraz düşünmemiz gerektiğine inanıyorum. Zira Kahramanmaraş; tekstil, metal mutfak eşyaları, gıda, dondurma gibi üretiminin ve ekonomisinin büyük bir kısmını oluşturan sektörlerde yalnızca ülkemizde değil, dünyada oldukça iyi bir konumdadır. Öyleyse bu hedefe yürümek için mevcut sistem, mevcut kaynaklarımız ve sermayemiz yeterli midir irdelemek gerekir. Belki bu sektörlerdeki üretimin katma değerini artırmak, markalar yaratmaya çalışmak ve sektör çeşitliliğini genişletmek geldiğimiz noktada önemli gündemlerimiz olmalıdır. Ve yine bu hedef doğrultusunda sanayi üretimi yeterli midir, tarıma ve turizme gereken önemi veriyor, bu konuda uzun vadeli bir strateji ortaya koyabiliyor muyuz bunları da göz önünde bulundurmamız gerekmektedir.”
Utlu: Global çalkantılara rağmen, istihdam sağlamaya devam edeceğiz
KASİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mikail Utlu ise, dünyanın olağanüstü bir dönemden geçtiğini, COVID-19 pandemisinin zorlu sürecinin henüz atlatılmadan Rusya’nın, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne yönelik saldırısının büyük bir global krize yol açtığını kaydetti. Global enflasyonun artmaya devam ettiğini ve her yerde belirsizlik ve öngörülemezliğin olduğunu ifade eden Utlu, şöyle devam etti: “TL’deki değer kaybı nedeniyle Türkiye’nin mamul mal ihracatında sağlayabileceği rekabet gücü, dünya ticaretinin hizmetlere ve hatta dijital olarak teslim edilen hizmetlere doğru kaydığı bir dünyada yerimizi belirlemeliyiz. Tüketici talebinin yapısından tedarik zincirlerine, iklim krizi ile mücadeleden iki bloklu küreselleşmeye dünyadaki birçok gelişme, Türkiye’nin ihracat hamlesini sürdürebilmek ve cari açığı azaltmak için mutlaka üretim yapısının ve dış ilişkilerini küresel ticaretteki değişimlere göre şekillendirmesi gerekiyor. Türkiye ekonomisi, 2021 yılında yüzde 11 gibi oldukça yüksek bir büyüme kaydetti. Fakat tüm bunların yanı sıra yükselmeye devam eden bir enflasyonumuz var. Global ortam, bizi çok daha riskli bir sürece soktu. İktisadi olarak tam hazırlıklı değiliz. He dış finansman ihtiyacımız çok yüksek ve her geçen gün yükseliyor, hem dövize erişim maliyeti artıyor, hem de içeride bir refah kaybı mevcut. Maalesef bu süreçte yüzde 11 gibi son derece yüksek büyüdüğümüz bir dönemde gerçekleşiyor. büyüme şeklimizi tekrar değerlendirmemiz gerekmektedir. Küresel ölçekte yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, temkinli pozitif yaklaşımımızı kaybetmeden üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam edeceğiz.”
"DÖVİZİ KONTROL ETME ÇABAMIZ HATALI, ETKİLİ PROGRAM ŞART"
Zirve kapsamında DÜNYA Gazetesi Üst Yöneticisi Hakan Güldağ ile ekonomist Ali Ağaoğlu, haftalık olarak yaptıkları "Şans Sohbetleri"ni bir oturum olarak gerçekleştirdi. Mevcut finansal koşulların sürdürülebilirliği üzerine konuşulan sohbette, likidite ihtiyacı ve krediye erişimin önemine vurgu yapıldı. Ukrayna- Rusya savaşının ekonomi hayatının da etkisine değinilirken, Güldağ, şunları söyledi: "Gerçekten bu dönem Türkiye'nin ayağına bir takım fırsatları getirdi. Türkiye bu topraklar üzerinde şu ana kadar inşa ettikleriyle 60 kadar sektörde ciddi bir üretim gücüne, bir imkan setine sahip. Belki yaşadığımız bu süreci yeni sanayi devriminin ortaya çıkardığı yeni teknolojileri hızla intibak ettirmek lazım.” Güldağ, "Namazın kazası oluyor da, fırsatın kazası olmuyor" diyerek, açılan fırsat penceresinin iyi bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Ekonomist Ali Ağaoğlu ise, asgari ücretin artacağı yönündeki tartışmalara değinerek, "Asgari ücreti 5 bin 500’den 10 bine çıkaracağız. Neredeyse yüzde 100’e yakın bir artıştan bahsediliyor. Geliri arttırıyorsunuz da, nominal geliri arttırıyorsunuz. Aslında harcanabilir geliri artırmanız gerekiyor, bu asgari ücret için de geçerli" diye konuştu. Ağaoğlu, Türkiye’de dövizi kontrol etmek için olağanüstü bir çaba harcandığını bu mantığın hatalı ve arızalı olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: “50 milyar dolar gelse düzelir miyiz, diyorlar. Ama şunu yaparsanız olur. 50 milyar dolarlık bir kaynakla 500 milyar dolarlık etki yaratacak bir programı, bütün dünyayı ikna edecek şekilde ortaya koyarsanız, her adımı arka arkaya hata yapmadan uygularsanız, düzeliriz.”
ZİRVE ÖNCESİ FABRİKALAR ZİYARET EDİLDİ
HASCEVHER, 113 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYOR
Kahramanmaraş Ekonomi Zirvesi öncesi, DÜNYA gazetesi heyeti, ekonomistler ve panelistler kente yön veren sanayi tesislerini gezdiler. Bu çerçevede Hascevher firmasına giden heyet, Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Hüseyin Dinçer'den bilgi aldı. Dinçer, "Günlük 70 bin tencere üretiyoruz. Üretimimizin yüzde 90'ını 113 ülkeye ihraç ediyoruz" dedi.
KİPAŞ HOLDİNG, 12 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLIYOR
Zirve heyeti ziyaretler kapsamında Kipaş Holding tesislerine de gitti. Kipaş Yönetim Kurulu Üyesi Hikmet Gümüşer, Karacasu İplik tesisi ile ilgili şunları dile getirdi: "Buranın günlük iplik üretimi 450 ton. Üretilen ipliğin yüzde 41'ini içerde denim ve mensucat kumaş üretiminde kullanıyoruz, kalan kısmı satıyoruz. Holding 12 bin kişiye istihdam sağlıyor."
MADO, 40'TAN FAZLA ÜLKEYE 15 ÇEŞİT TATLI GÖNDERİYOR
MADO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kanbur, heyetin ziyaretinde şunları söyledi: "Fabrikada günlük 100 ton süt işliyoruz. Buradan 40'tan fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Bazı ürünler, hazır halde gidiyor, bazıları da donuk halde yurt dışına gönderiliyor. 20 çeşit yemek ve 15 çeşit tatlımız dünyanın çeşitli ülkelerine ulaşıyor."
"İşletme sermayesini yöneten kazanır"
Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen’in moderatörlüğünde OCTET Türkiye Genel Müdürü Derya Ekemen Fidan, Servo Capital Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Kiziroğlu, TSKB Kurumsal Bankacılık ve Proje Finansman Müdürü Melek Gür ile EY Şirket Ortağı Orçun Makal, yeni finansal araçları değerlendirdi.
Gür: Kriz dönemleri her zaman fırsat dönemleri olabilir
TSKB Kurumsal Bankacılık ve Proje Finansman Müdürü Melek Gür, yatırımcıların kredi ihtiyaçlarına yönelik çözümler olduğunu ve Kalkınma Banksı olarak bu konuda ellerinde geleni yaptıklarını söyledi. Yatırımcılara kredi dışında yatırım bankacılığı olarak da destek verdiklerini kaydeden Gür, “Eğer yatırımcılar kredi çalışması yapmak istemiyorlarsa farklı finansal enstrümanlarla ilgili arayışlar içerisinde iseler halka arza aracılık ya da yeşil tahvil ihracı gibi konulara aracılık edebiliyoruz. Ya da kriz dönemleri her zaman fırsat dönemleri de olabilir. Burada şirketinizi inorganik büyütmek istiyorsanız orada satın almaya aracılık edebiliriz ya da değerlemeler yapabiliriz” dedi.
Fidan: 'Müşterime açığa satış yaparım bana bir şey olmaz' dönemi bitti
OCTET Türkiye Genel Müdürü, Derya Ekemen Fidan ise artık ‘Tahsilatta, ticarette güveniyorum. 25 yıldır ben bu adama satış yapıyorum, bundan sonra da açığa satış yaparım hiçbir şey olmaz’ döneminin bittiğini belirterek iş insanlarına işletme sermayesi yönetiminde garantiye alarak satış yapmaları önerisinde bulundu. Ekemen, şöyle devam etti: “Çünkü sadece ‘Satış yapıp firmanızı devam ettirmenin ötesinde sermayenizi de bu şekilde tüketmeyin’ derim. Satıcı olarak ne istersiniz, Sattığınız malın tahsilatını hemen yapmak. Borçlu olarak da alıcı olarak da biraz vadeli ödemek istersiniz ama bunların hepsi de bir şekilde ucu kredilere dokunuyor. Krediye dokunuyor ama eskiden de şöyle bir enstrüman da vardı çok da kullanılan, iç pazarın tahsilatı ve ödemesi için kullanılan vadeli çekler. Resmi bir istatistik olmamasına rağmen güvenliğimiz kaynaklardan alınan bilgilere istinaden pandemi öncesinde iç pazarın yaklaşık yüzde 80’i vadeli çeklerle ödeniyordu. Artık bu oran yüzde 55’lere gerilemiş durumda. Fakat bunun yerine çok ciddi bir şekilde ticari kredi kartı aldı. Ticari kredi kartının geçen seneki 2021 yılsonu kullanım tutarı Haziran itibariyle geçildi. Dolayısıyla yıl sonunda 2 katından çok daha büyük bir büyüme var ticari kredi kartında. Ticari kredi kartı ne getiriyor? Aslında bankaların ticari kredi kartı tahsis ettiği, firmanın kredibilite analizini yaparak o kartı verdiği için satan kişiye karşıdaki kredi kartıyla ödediği zaman bir güvence getiriyor. Bir maliyeti var mı, var. Şirket olarak siz bankalarla bir pos anlaşması yapın, alıcınızın ticari kredi kartıyla tahsilatını gerçekleştirebilirsiniz. Bu durumda tek çekim ya da siz kampanya alıcınıza vadeli satarsanız maliyetine siz katlanırsınız. Oysa ki ödeme kuruluşlarıyla çalıştığınız zaman, ki ben burada OCTET Express’i temsilen bulunuyorum. OCTET’in sunduğu avantajlardan yararlanarak bu işi yaparsanız, OCTET’in posları aracılığıyla tahsilat yaptığınızda tek çekime maliyete kanundan dolayı satış yapan firma katlanırken alıcının kendi nakit akışına istinaden vade farkını görüp katlanmak isteyeceği vadeye göre kendisini kredilendirebilmesi, taksitlendirilmesi mümkün."
Makal: İşletme kredisini nakit akışı için kullanıyorsak acısı çıkar
EY Şirket Ortağı, Orta ve Doğu Avrupa Sermaye&Borç Danışmanlığı Lideri Orçun Makal da şu anda hem Türkiye’de hem dünyada temel sıkıntının kaynak olduğunu belirtti. Makal, şunları söyledi: “Aslında kime dokunsanız kaynağa ulaşmakta bir sıkıntısı var. Reel sektörden bakacak olursak, yani firmanın temelde 3 tane kaynağı var. Bunlardan bir tanesi iş kaynaklarımız yani nakit akışınız fon akım tablomuz. İkinci kaynağımız bankalar, krediler üçüncüsü de sermaye. Bunların üçünü beraber incelediğimiz zaman aslında en ucuz, en uygun maliyetli en rahat yönetebileceğiniz nakit akışımız var. Nakit akışınız, bizim yönetmek de en usta olma olmamız gereken konudur. Burada alacak var, stok var, borçları çok iyi yönetmemiz lazım ve en uygun en kolay finansmana da buradan ulaşabilir miyiz? Evet, ulaşabiliriz. Burada bunların vadelerini uygun yaparak, borçları kısarak, diğerlerini uzatarak buradan çok kolay bir finansman sağlarız, çok uygun maliyetlidir ve rahat ulaşabiliriz, kimseyle de bir temasımıza gerek yok. Fakat enflasyonist ve hammaddenin doları bu kadar etkilediği bir dünyada muhakkak ek bir kaynağa ihtiyacınız var mı, evet var. Bu nedir? İşte bankalar ve krediler oraya ulaşmamız lazım. Fakat bu günümüz dünyasında bu kadar da kolay değil. Şimdi burada bankanın kaynağını incelememiz lazım. Bugün günümüzde bankanın 3 tane aynı reel sektör gibi 3 tane temel kaynağı var. Bunlardan bir tanesi Merkez Bankası ve bankalar arasından kaynak. İkinci kaynağımız, topladığı mevduat. Üçüncü kaynağı da yurtdışından. Bunların üçüne baktığımız zaman bugün itibariyle Merkez Bankası’nın bunların içerisinde yüzde 14’lük bir payı var. İkinci kaynağı olan mevduatlar yüzde 66’yı oluşturuyor. Bu yüzde 66’nın içinde yüzde 63’ü de vadeli mevduat ve bunların bugün itibariyle maliyeti 18 ile 25 arası, bankaya gelişi yani. Şimdi bunun üzerine operasyonel maliyetlerini ve karlılığını da koyduğunuz zaman bu doğal olarak yükseliyor. Diğer taraftan üçüncü kaynağa baktığımızda yurtdışı diyoruz, bunlarda da azalma var. Böyle bir dünyanın içerisinde finansmana ulaşmak konusunda ısrarcı olmak güzel ama ulaşamamayı da kabul etmek gerek. Burada ne yapılabilir? İşletme sermayesi kredisi, işletmenin finansmanı için verilen bir kredidir aslında, amacı budur yani hammadde finansmanıdır. Biz buna enerji, başka kredilerin geri ödenmesine, SSK’ya, vergiye gibi konulara kullanırsak biz en başta bahsettiğim nakit akışının doğru yönetememiş oluruz. Bunun acısı bugün çıkmaz ama ileride muhakkak çıkar.”
Kiziroğlu: Türkiye'deki kredi piyasasının üç katına çıkması lazım
Servo Capital Yönetim Kurulu Başkanı, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Üyesi ve Finansmana Erişim Komisyonu Başkanı Kaan Kiziroğlu ise şunları dile getirdi: “Ben hatırlıyorum, tekstilde iplik fabrikası kurmak için 2021’in her ayında 1 milyar dolarlık teşvik vardı. Yani bu ticari krediyle yapılmadı, işletme sermayesi kredisiyle yapıldı. Bu karşınıza gelirse lütfen ödeyeceğiniz maaşları, vergilerin paralarını veya diğer ticari borçlarınızın paralarını şirketin dışına çıkmasına izin vermeden bankalarınızla konuşun. Dünyadaki kredi piyasası 253 trilyon dolar. Türkiye’nin şu andaki kredi piyasası çok küçük. Yani en az 2 ya da 3 katına çıkması lazım. Banka kredisinden sadece bahsetmiyorum. Banka kredisinde de çok kötü değiliz, 350 milyar dolarlık banka kredimiz var.”
"Ülke olarak, tarım potansiyelimizin yarısında bile değiliz"
Kahramanmaraş Ekonomi Zirvesi’nin son paneli, moderatörlüğünü DÜNYA Genel Koordinatörü Vahap Munyar'ın yaptığı, DÜNYA Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, DÜNYA Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz, Teknoloji Geliştirme Vakfı Tarım Eş Başkanı Murat Salih Çiftçi'nin konuşmacı olarak katıldığı ‘Büyüyen Anadolu Sanayisi ve Kahramanmaraş’ın Yeri’ başlıklı panel oldu.
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Tarım Eş Başkanı Murat Salih Çiftçi, Türkiye'nin toplam 24 milyon hektar tarım yapılan alanı olduğunu ve bunun da şok büyük bir rakam olduğunu söyledi. Bunun 8 milyonunun sulanabilir alan olduğunu ancak şu an yaklaşık 6 milyon hektarının sulandığını kaydeden Çiftçi, geriye kalan 2 milyon hektarın ise pandemi nedeniyle gıda güvenliğinin riske girdiği bir mumla arandığını belirtti. Çiftçi, şöyle devam etti: “Şimdi burnumuzun dibinde bu alan varken yurtdışında alan aramayı ben doğru bulmuyorum. Çiftçi olarak da görüşümü söyleyeyim, ben gümrüksüz, vergisiz ithalat yapılan tüm ürünlerden kaçıyorum, üretimini azaltıyorum. Niye? Çünkü benim bütün girdilerim gümrüklü ve vergili, üzerine ÖTV’si ve KDV’siyle birlikte. Ama benim satış fiyatımı baskılayan yurtdışından gelen gümrüksüz ve vergisiz ürün. Dolayısıyla aslında bu gümrüksüz vergisiz ithalat hani ‘Çiftçiyi terbiye ediyor’ denir ya evet ediyor, ne yapıyor, uzaklaştırıyor, o ürünlerin üretiminden uzaklaştırıyor. Dolayısıyla bana sorarsanız ülkenin yeteri kadar alanı var ve biz şu anda gerçek potansiyelinin çok çok altındayız, yani yarısında bile değiliz diyebilirim.”
DÜNYA Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz da ileri teknolojiyi, bütün sektörlerin içerisine gömerek, yeni bir anlayış geliştirilebileceğini söyledi. Oğuz, "Madem küresel bir iddianız var, küresel düşünün, yöresel davranın ve töresel yaşayın” diye konuştu. DÜNYA Üst Yöneticisi Hakan Güldağ da eskiden doğrusal bir ekonomi varken şimdi döngüsel bir ekonomi olduğunu kaydederek, "Yeni dönemin ana eğilimlerinden bir tanesi de 'yerinde üret yerinde tüket'. Bunu öncelikle kendi atıklarımızı hatta etrafın atıklarını da alıp kullanabilen bir yer haline gelmeyi gerektiriyor. Artık mutlaka üretimimize yeşil gözlüğüyle bakmamız lazım. Bir kaynak bulacaksak ancak o sayede bulacağız" diye konuştu.
Burcu Ünüvar Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Baş Ekonomisti ve Ekonomik Araştırmalar Müdürü
Kriz derinleşmez Türkiye'nin Kahramanmaraş'ı var
Zirve, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Baş Ekonomisti ve Ekonomik Araştırmalar Müdürü Burcu Ünüvar’ın küresel gelişmeler ve bu gelişmelerin Türkiye ekonomisine etkilerini anlatan bir sunumuyla devam etti. Grafikler eşliğinde hem dünya hem de Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ünüvar, Ağustos verilerine göre Lübnan’dan sonra enflasyonu en yüksek ülkenin Türkiye olduğunu söyledi. CDS’lerde de en fazla artış yaşanan ülkelerden birinin Türkiye olduğunu ifade eden Ünüvar, şöyle devam etti: “Böyle olunca para biriminiz de doğal olarak değer kaybediyor. ‘Bu, serbest bir düşüş mü?’ diye sorarsanız; hayır, serbest bir düşüş olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’deki hisse senetleri ve tahvil bono piyasasında yabancı yatırımcı payı son derece az. Swap piyasamız geçmiş yıllara oranla açık diyebileceğimiz bir sistemde çalışmıyor. O zaman TL’nin karşılığında bunlar hep bir bariyer ama yine de bana soruyorsanız ‘Dolar TL kaç olur ablam?’ diye bir, Türkiye’nin yaptıkları nedeniyle, iki ABD'nin yaptıkları nedeniyle TL’nin değer kaybetmeye devam edeceğini söyleyebilirim. Gelişmekte olan ülkelerin genelinde bir değer kaybı olacak onların içerisinde TL biraz daha zayıf olabilir ama dediğim gibi bu serbest bir hareket olmadığı için bunun miktarını bilmek biraz daha zor. Ama benim daha çok önemsediğim, gelir dağılımındaki değişim. 2020-2006 arasındaki fark. En alt, yani en fakirin miktarı yüzde 50 artmış, en üst yüzde 10 da artmış, orta direk azalmış. İktisatçılar olarak bunu sevmiyoruz .Orta direk sizin, faiz politikanızın parasal aktarım mekanizması içerisinde ayakta kalmasını sağlayan yerdir, maliye politikanızın da. O vergi teşviklerinin verirsiniz, işte indirimler yaparsınız, ‘Gitsin harcasın’ dediğiniz yer burasıdır. ‘Ama ben o kadar teşvik verdim, ne oldu hiç bir işe yaramadı?’ Sen orta direği ortadan kaldırırsan olmaz. Orta direğin daha güzel günleri olması için enflasyonla mücadele şart.” Ünüvar, ihracatın iyi takip elidmesi gerektiğini söyleyerek, "Türkiye, Venezuela olur mu?, diye soruyorlar. Oranın yok, ama Türkiye'nin ihracatçı Maraş'ı var. Elbette olmaz" dedi.