Dede Mehmet ve baba Yaşar Kanbur'dan devraldıkları 25 metrekarelik dükkanı büyüterek, 1962'de Yaşar Pastanesi'ni kuran ve "Mado" markasıyla dünya pazarına açılan Mehmet Sait, Atilla ve Erdal Kanbur kardeşler, dedelerinden babalarına, babalarından ise kendilerine kalan tezgahı bir an olsun boş bırakmıyor.
Tek çeşit dondurma ile devraldıkları dondurmayı şimdilerde 100'ün üzerinde çeşidiyle dünya pazarına sunmayı başaran Kanbur kardeşler, başarı hikayesiyle gençlere rol model olmak istiyor.
40 ülkede yüzlerce şubesi bulunan ve dondurmanın yanında 300 çeşit dondurulmuş geleneksel ürünle adından söz ettiren kardeşler, başladıkları noktayı ise hiç unutmuyor.
Sabah ezanıyla pastaneye gelen ve dönüşümlü olarak ata yadigarı önlüğü takan kardeşler, dondurma fıçısının başına geçerek müşterileriyle birebir ilgileniyor.
Ailenin en büyüğü Mehmet Sait Kanbur, ecdattan aldıkları dondurmacılık mesleğini geleneksel usullere göre devam ettirmenin gururunu yaşadıklarını belirtti.
Yurt içi ve dışında yaklaşık 400 şubeleri bulunduğunu, tezgahı 60 yıldır hiç boş bırakmadıklarını anlatan Kanbur, şunları kaydetti:
"Dondurmayı babamızdan biz tek çeşitle aldık ama şu anda 100'ün üzerinde çeşidimiz var. Günün şartlarına göre geliştirdik. Sabah gelince ilk işimiz kendi işimize sahip çıkmak. Biz burada sadece dondurma yapmıyoruz. Biz buruda insanlara model olmaya çalışıyoruz. Sabah iş yerine geldiğimiz zaman önce önlüğü birbirimize devrediyoruz, nöbeti devrediyoruz. Bizim burada yaptığımız ahiliği devam ettirmek. Biz büyüklerimizden öyle gördük."
İş yerine her sabah geldiklerinde "Ya Rabbi bize helalinden harcamayı öğret diyerek" başladıklarını anlatan Kanbur, sabah kent merkezindeki işletmeleri denetlemeyle mesaiye başladığını, bu alışkanlığın atalarından kendilerine kaldığını söyledi.
Kanbur, işlerin daha iyi yürümesi adına gün içinde yurt içi ve dışındaki tüm şube müdürleriyle telekonferans yöntemiyle toplantı düzenlediklerini sözlerine ekledi.
Kardeşlerden Atilla Kanbur da hayatta başarılı olmanın yaptığın işi sevmekten geçtiğini söyledi.
Sabah ezanıyla evden çıktığını ve gün ağarmadan iş yerini kendisinin açtığını anlatan Kanbur, gelen müşterilerle birebir ilgilenmenin keyfini hiçbir şeyden almadığını belirterek, "Yaptığınız işi sevmezseniz başarılı olamazsınız. Bir iş yapıyorsanız işinizin başında olmanız lazım. Tekne kullanıyorsanız teknenin ucunda olmanız lazım çünkü oradan idare ediliyor. Biz de öyle gördük, öyle öğrendik." ifadelerini kullandı.
- "Bu fıçının başına geldiğim zaman, en mutlu olduğum an"
Kardeşlerden Erdal Kanbur da aynı zamanda bir eğitimci olduğunu ancak dondurmacılığı hiç bırakmadığını söyledi.
Dedelerinden babalarına, babalarından da kendilerine kalan dondurmacılık mesleğinin iliklerine kadar işlediğini ifade eden Kanbur, sabah ağabeyi Atilla Kanbur'dan tezgahı devraldığını ve akşam ezanıyla ağabeyi Mehmet Sait Kanbur'a devrederek kentteki işletmelerin hesaplarını toplamaya çıktığını dile getirdi.
Kanbur, ağabeyleriyle yurt içi ve dışı hariç kent merkezinde altı pastane, bir imalathane ve iki fabrika işlettiklerini belirterek, şöyle konuştu:
"Babamızdan devraldığımız şu fıçı bize büyük bir miras. Bu fıçının başına geldiğim zaman en mutlu olduğum an. Şu fıçının başında durmanın zevkini hiçbir şeyden alamazsın. O yüzden buraya girdiğimiz zaman dünyanın en mutlu yerine giriyoruz. Yaklaşık 40 ülkeye ihracat yapıyoruz. Babamızdan aldığımız bu kültürü yaşatmak, Kahramanmaraş'a biraz daha hizmet edebilmek yani babamızdan aldığımız dondurma fıçısını biz daha yükseklere çıkarmak için azimle bir çalışma hırsı vardı. Bu hırs Kahramanmaraş'ın dondurmasını dondurmaların içerisinde en üst seviyeye götürmek."
Dondurma fıçısına vurduğu her kaşığın sesiyle farklı duygular yaşadığını anlatan Kanbur, "Burası sanatın başlangıç yeridir. O yüzden bu kaşığı bıraktığın zaman bizim işimiz biter gibi görüyoruz. O kadar aşığız bu mesleğe." dedi.