Geçmişte tohumculuk sektöründe ıslah konusunda sorunlar yaşandığını ifade eden Kirişci, "Siz çevreye ve bazı hastalıklara duyarlı bir çeşit geliştiriyordunuz, birisi geliyor el altından o tohumu kendine mal ediyordu ve siz hiçbir hak iddiasında bulunamıyordunuz. Islahçı Hakları Kanunu'nu getirdik. Kanun aslında Türkiye tarımını, tabiri yerindeyse yeni bir çağa geçirmiştir. Çünkü Ar-Ge yapan meslektaşlarımızın alın ve akıl teri bir yeni çeşide dönüşüyor. Şimdi bu çeşidin de sahibi kendisi oluyor, tohum onun adına lisanslandırılıyor." diye konuştu.
Bir araştırmacı adına tohumun kayıtlara girmesine royalti denildiğini aktaran Kirişci, o tohum kullanıldığı sürece araştırmacının bundan maddi anlamda faydalandığını söyledi.
Kirişci, Türkiye'de 2000'li yıllarda üretilen tohum miktarının 145 bin ton olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Şu an tohum üretimimiz yaklaşık 10 kat artarak 1 milyon 400 bin tona çıktı. Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğüne (TAGEM) bağlı Türkiye geneline yayılmış araştırma enstitülerimiz var. Diğer taraftan bakanlığımızın dışında bir de üniversitelerde ıslah konusunu çalışan arkadaşlarımız var. Bu ülkenin artık tohumlukta dışa bağımlılığını konuşmayacağız."
"Hububatla ilgili ithal tohum meselemiz yok"
Türkiye'nin tohum ithalatı yaptığı algısının oluşturulduğunu vurgulayan Kirişci, ülkenin ithal ettiği kadar ihracatını gerçekleştirdiği tohum olduğunu bildirdi. Kirişci, "Stratejik ihtiyaçlarımızdan hububatla ilgili bir ithal tohum meselemiz yok. Dolayısıyla, abartılan kısım 21. yüzyıl dünyasını bilmemekten kaynaklanıyor. Bizim kendi ürünlerimizin dış dünyada olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Rusya'ya Ukrayna'ya yönelik yürüttüğü savaş nedeniyle ambargolar uygulandığını bunun da ayçiçeği tohumuna ulaşımda sorunlar oluşturduğunu belirten Kirişci, Türkiye'de üretilen ayçiçeği tohumlarının Rusya'ya ihraç edilmesi için çalışmalar yürütüldüğünü sözlerine ekledi.